bu hikaye tesadüfi bir karşılaşmanın hikayesi, tesadüfi karşılaşan iki eski arkadaşın. Bu hikaye bir oyunun hikayesi, küçükken beraber legolarla oynarken büyüyünce duygularla oynamaya başlayan iki kişinin hikayesi.
Çocuk kıza bir poşet dolusu lego verdi. kız legoları yere saçtı, oturdular ve oynamaya başladılar. ikisi de kendi oyununa dalmış garip şekilller yapıyorlardı legoları üst üste, yan yana dizerek. Birden kız, çocugun elindeki legonun üstüne bir lego koyuverdi. Çocuk çok şaşırdı çünkü o ana kadar ikisi de kendi şekillerini çıkarıyor, birbirlerine bakmıyorlardı bile. Sonra çocuk da onun üzerine bir lego koydu, sonra kız tekrar koydu, sonra bir daha, bir daha yeniden. Bir baktılar, farketmeden bir kalp şekli çıkarmışlar. İkisi de halinden memnun görünüyordu lego eklemeye, kalbi büyütmeye devam ettiler.
İkisi de kendini öylesine kaptırmıştı ki oyuna, devasa bir kalp çıktı ortaya. o kadar büyüktü ki bırak kaldırmayı, yerinden bile kımıldamıyordu. Kız buna aldırış etmeden yapmaya devam ediyordu ama çocuk endişeliydi. Birden garipsemişti. Kız işine o kadar konsantre olmuştu ki çocuğa bakmıyordu bile. Çocuk dayanamadı, o kocaman kalbin ortasından bi parça legoyu çekip çıkardı. Kız aniden durdu; beklemiyordu bunu, kalbe dokundu, koskoca lego kalp bi anda yerle bir oldu, parça parça legolar her yere saçıldı. ikisi de şaşkındı. çocuk bunun olmasını istememişti ama artık iş işten geçmişti. İkisi de hala şaşkın bir legolara bir birbirlerine bakıyorlardı. çocuk kucağına sığacak kadar legoyu aldı. Kız da kalanları doldurdu poşete, eline aldı poşeti. ikisinin de gücü yoktu baştan başlamaya. Bu oyunun sonuna gelmişlerdi, artık oyunu değiştirme vaktiydi.
Saklambaç oynamaya karar verdiler ellerinde legolar. Ama bu saklambaçta ebe yoktu. İkisi de saklanıyordu. Hiç bilmedikleri bir yerde, birbirlerinden habersiz farklı yerlerde oturdular. artık çok uzaklardaydılar birbirlerinden. Saklambaç onların oyunu değildi, benimseyemediler, alışamadılar. ikiside ayrı ayrı legolarla tekrar bir kalp yapmaya çalıştılar, ama legolardan çıkan tek şekil yarım bi kalpti. birbirlerinin legoları olmadan bir kalp yapmaları imkansızdı.
Çocuğun bir fikri vardı. Kızın legoları artık yoktu, ama başka legolarla kendi yarım kalbini tamamlayabilirdi. Başkalarının legolarını kendi kalbindeki legoların üstüne getirdi. ilk seferinde lego oturmadı, biraz bastırdı gene olmadı. başka bi yerden tutturmaya çalıştı, tüm gücüyle bastırdı, ama gene olmadı. Aynı sırada kız da legolarını birleştirmeye çalışıyordu, ama o daha inatçıydı, kendi legolarından bir kalp çıkarmaya inanmıştı. defalarca söküp çıkardı, baştan yaptı. yaptı olmadı tekrar denedi, gene de elinde sadece yarım bir kalp duruyordu. dayanamadı söktü tüm legoları. öylece durdu legolar.
Çocuk kızı bulmaya karar verdi. yarım kalp şeklindeki legolar, devasa bütün bir kalpten çok daha korkutucu geliyordu artık ona. kızı her yerde aradı, her köşeye baktı ve en sonunda onu buldu. kız tek başına oturuyordu. legoları yoktu. çocuk gülümsedi, kıza baktı, kız da gülümsedi. konuşmalarına gerek bile kalmadan kız legoları almaya gitti. evet onları biraz uzağa koymuştu. legolarla oynamaktan hiç bıkmamış, ısrarla denemiş, ta ki en sonunda elleri yara olana kadar. artık onlarla oynamaması gerekiyordu. ama gözünün önünde oldukça biliyordu ki pes etmeyecekti. bu yüzden onları bir kutuya koymuş, üstünü sıkıca kapamış ve uzak bir yere bırakmıştı. şimdi onları geri çıkarma vaktiydi. kutuyu aldı, çocuğun yanına geldi ve legoları yere saçtı. beraber oturdular yere. çocuk kendi yarım kalbinin üstüne, kızın legolarından birini koydu, ikincisini koymaya yeltenirken kızın legosu yarım kalpten yere düşüverdi. çocuk bir daha koydu, lego tekrar düştü. kız o kadar cok takıp çıkarmıştı ki legoları, legolar bozulmuş, şeklini kaybetmişlerdi. çocuk aniden ayağa kalktı kendi kalbini yere fırlattı, legolar gene yere saçılmıştı. kız oturduğu yerden kalkamadı bile. gene şaşkındı, ama bu sefer üzgündü de. artık asla bir kalpleri olamayacaktı. çocuğun bakışları kızı suçluyordu. kız da şaşkındı, böyle bir şeyi beklemiyordu. şaşkınlığı bir anda yerini derin bir üzüntüye bıraktı. o yokken kendi kendine telafi etmeye çabalamıştı bazı şeyleri, ama olmamıştı. çocuk her yere saçılmış legolarını arkasından bırakıp gitti. kız hala legolara bakıyordu. Bir anda çok sert bir rüzgar esti, tüm legoları süpürdü götürdü bir anda, belki o legolar birleşmiş bir kalp olarak o rüzgara karşı dursaydı, asla kaybolmayacaklardı. kız savrulan legolara baktı, son lego gözden kaybolana kadar onları izledi, ve son lego da gitti en sonunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder